30 Haziran 2017 Cuma





37.Blog yazımın yolculuğu RAKI...''Al kadehi eline-dokun gönül teline-muhabbet alemine-bir merhabadır RAKI...Hoş geldiniz dostlar çilingir sofrasına, bilirmisiniz neden çilingir sofrası denmiştir, RAKI masasında insanın sır kapıları, birerrrr birer açılır, insanlar tabuları aşıp gerçek kimliğini,  özlerini, kişiliklerini ortaya serer, yani anlayacağınız RAKI çilingir marifetiyle insanların kişiliklerinin kilidini açar, gerçekleri söylemesini sağlar ve böylece RAKI ile kurulan sofraya da çilingir sofrası denir, eeeee açalım öyleyse bizde özümüzdekileri yüreğimizle birlikte...Aşk ile içelim, RAKI deyince akla ilk Bekri Mustafa gelir...16.Yüzyılın en önemli sarhoşlarından Bekri Mustafa 4.Murat döneminde yaşamıştır, bilirsiniz dostlar o dönemde içki, afyon, kahve ve hatta kahvehaneler bile yasak, uymayanların kelle gidiyor...4.Murat yasaklara uyulup uyulmadığını kontrol etmek için tebdil-i kıyafetle gezermiş, bir gün veziri ile biner bir kayığa, denizde açılırlar, fakat bakar ki kayıkçı bir testi çıkarır başlar içkisini içmeye, tabiiii kayıkçı da bizim Bekri Mustafa, 4.Murat uzat testiyi de ben ve arkadaşım da içelim der, Bekri Mustafa buna karşı çıkar, sizin gibi beyzadeler bunu içemez su değil bu RAKI dır RAKI, hem beni hemde kendinizi yakarsınız der padişahı tanımayarak, ısrar üzerine dayanamaz uzatır testiyi, padişah bir yudum içer mest olur sonrada vezirine verir, sorar Bekri Mustafa'ya padişahtan korkmuyor musun sen? Bekri' de padişah içkiyi karada yasakladı, denize kim bakacak, kimse beni göremez der, padişah sorar ya haber verirsem? Bekri'de vermezsinki sende RAKI içtin ikimizinde kelleleri gider der, en sonunda padişah dayanamaz, peki ben padişah olsam, yanımdaki de Bayram paşa ise, Bekri patlatır kahkahayı, demedim mi size iki yudum içtiniz biriniz padişah, biriniz vezir olmaya kalktınız, biraz daha içerseniz haşaaaa biriniz Allah diğeriniz peygamber olacak ve bu tatlı dil sayesinde kelle kurtulur, işte böyledir Bekri Mustafa...Dostlar sizden iyi olmasın kadim dostlar ile içerken bazende kafamız eser RAKI duasını verir öyle içeriz kadehleri, tabiii kadehler sol elde birlikte okunur ''İçelim ab-ı hayata-neşe verir bedene-ne mutlu bunu icat edene-bunu icat eden bir pir-akşamları 2 sabahları 1-artsın eksilmesin-taşsın dökülmesin-Tanrı kimseyi meyhanesiz memlekete düşürmesin'' içmeyenleri bile içirir bu dua öyle değil mi dostlar...Aaaaaa birde RAKI içen kadınlar vardır ki o kadınlar afet-i devran der Can YÜCEL usta, senden başkasını severlerken bile seni incitmezler, ağdalı değil, nağmeli severler...93 Yaşındaki, Allah uzun ömür versin 70 yıldır RAKI ile 60 yıldır karısı ile evli olan Aydın BOYSAN ise evlilik kararı için 10 yıl RAKI içtim der...Sevgili dostlar RAKI içerken sarhoş olunmaz, hoş olunur, düzgün konuşulur, argo konuşulmaz, Zeki MÜREN çalıyorsa saatlerce RAKI sofrası devam eder, Aşık MAHZUN-İ, Aşık DAİMİ çalıyor ise de yürekler coşa gelir, ruh bedenden çıkar gibi her ruh gider bir yerlere, kimi geçmişe, kimi sevdiğinin özlemine, kimi ise memleketine...Anadolu coğrafyasında ilk olarak RAKI yı Bektaşiler ve Gayrimüslimler içerlermiş, eeeee mezelerden belli değil mi? Ermeni pilaki, Ermeni dolma, Topik, Ermeni fava, yanına da bizim Ortaköy'lü Ermeni bestekar Kemani Tatyos Efendiden ''Gamzedeyim deva bulmam'' offfff bee, yada Balat'ta çok sevdiğim Vasili abimin Rum Meyhanesine gidip, Ahtopot kızartması, Pavurya, Saganaki, yanına da Buzuki ile Nikos KAZANCAKİS'in ''Zorba'' şarkısı ile Sirtaki...RAKI her daim Aşk-ı Muhabbet içkisidir sevgili dostlar, yeter ki gönüller güzel baksın, sizden iyi olmasın her daim güzel bakan, RAKI masası kadim dostlarım Murat, Baki, Esen, Serdar, Muharrem, Güney, Ekrem, Aris, Mert, M.Ali, Aydın, Serhat, Veysel, Kirvem Süleyman ve güzel abilerim Arakel, Vasili, Cenan, Bülent ve Merih abime, babalara, Yalçın ve Naci amcama, yıllarca birlikte sahne aldığım Kaan abime ve tüm dostlara selam olsun, unuttuklarıma da muhabbet dolsun...Sevgili dostlar yazımın sonuna yaklaşırken, RAKI bazende kendi köyünün mistik ortamında Aşk ile kadeh kaldırmaktır ''Ölmüşlere ve geri gelmeyeceklere diyerek, aynı tiyatro sahnesinde söylediğim repliklerim gibi'' TANRI SEVGİDİR...SEVELİM...Barış AKENGİN 


20 Haziran 2017 Salı




Merhaba dostlarım, 36.Blog yazımın yolculuğu TÜRKÜ...Ah o türküler, bizi içten içe uzaklara götüren türküler, Erzincan'da, Erzurum'da, Bar havaları, Hoyratlar, Elazığ'da oturak havası türküler, bazen yalnızlığında arkadaş, gurbet özlemi çektiğinde avuntu veren türküler, Orta Anadolu'da Bozlak, Urfa'da Sıra Gecelerinde Kırık hava dediğimiz türküler...Ahhhh o türküler kaybettiklerini içinde aradığın, seni teselli eden türküler ve senden artık bir parça olan türküler...Ah o türküler ''Yeşil Kurbağalar'' diyerek Eğin uzun havası çektiren, doğa türküleri...Ah o türküler gurbet acısını iliklerinde hissettiren, yollarını gözlerken yürekten söylediğimiz o türküler...Ah o türküler ''Bahçede Yeşil Çınar'' diyerek Aşk özlemini doğa ile bütünleştiren türküler, gizli gizli sevdiğimizi evrene anlattığımız türküler...Ah o türküler Aşık VEYSEL'de sadık yari toprağı anlatan, Neşet ERTAŞ'ta Aşk ateşiyle yanan türküler, Mahzuni ŞERİF'te isyanı, Musa EROĞLU'nda Karacaoğlanı ve doğayı anlatan türküler...Ahhhh o türküler farklı renkleri bir araya toplayan farklı dillerde de söylenen o türküler...Ah ki ne ah o türküler Harput'ta Ermeni kızı Ahcig ile Mustafa'nın sevda masalı türküler, belkide hiç kavuşamayacaklarının acısını, gönül bahçesine ektikleri tohumda teselli bulan o türküler...Ah o türküler Keklik Gibi Kanadını süzmediğimiz, Turnam Gidersen Mardin'e, Turnam Yare Selam Söyle dediğimiz, Bülbülün Kanadı Sarı olan, Kekliği, Turnayı, Bülbülü sevdiğimiz o türküler...Erzincan'lı olup ta türkülerle bir olmak, bizlerde yaşamın tadı tuzudur, türküler sevdamızdır...Çocukluğumda 7-8 yaşlarında, ışıklar içinde olsun yan komşumuz Nazmiye teyze bize her geldiğinde, iğne vurmasın diye arka arkaya türküler söylerdim, hem hoşuma giderdi türkü söylemek hemde annem, babaannem ve Nazmiye teyze için neşe kaynağı olurdum ''Küstürdüm Barışamam'' türküsünü söylerken...60 yıllık pikaplarımızda 200 den fazla plaklarımızı çalıp dinleyerek büyüdük, Alevi ozanlar Aşık DAİMİ, Ali Ekber ÇİÇEK, Kürt ozan Celal GÜZELSES, Ermeni ozan Aram TİGRAN dinledik, türküleriyle yüreğimize dokundular, şimdi de zaman zaman köprü vazifesini biz görelim, bizler yüreklere dokunalım türkülerle, dünyaya söyleyelim selam söylesin bizden 3.000 yılına, türküler daim olsun, türküler Aşk olsun, türküler yaşam olsun...TANRI SEVGİDİR...SEVELİM...Barış AKENGİN



11 Haziran 2017 Pazar



35.Yolculuğum ZEYTİN ile devam ediyor...ZEYTİN bütün ağaçların ilkidir, insanlık tarihinin ilk yetiştirdiği meyve olarak geçer, hatta mitolojide her TANRI'ya bir ağaç atfedilir ya akıl, sanat ve Barış TANRI'sı Atena'yada ZEYTİN ağacı atfedilmiş...ZEYTİN Barış sembolüdür, TANRI ile insan arasında Barış sağlayandır, rivayete göre Hz.Adem ölümüne yakın TANRI'dan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını ister, oğlu Şit'i cennet bahçesine gönderir, melek Şit'e iyi kötü ağacından aldığı 3 tohumu verir ve babasını gömmeden önce onun ağzına koyması gerektiğini söyler, Hz.Adem kısa bir süre sonra ölür ve İsrail'in kuzeyinde Tabor dağı yakınındaki Hebron vadisine gömülür ve gömüldüğü yerde yeşeren 3 ağaç Sedir, Servi ve ZEYTİN ağacıdır, böylece TANRI ile insan arasında Barış sağlanmıştır, tabi ki bunlar bir rivayet ama önemli olan ZEYTİN ağacının Barış sembolü olması değil mi dostlar!!! yine eski ahite göre ZEYTİN refahın, bolluğun, bilgeliğin, sağlığın, adaletin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun yani insanlık için en önemli değerlerin sembolüdür...Nuh peygambere göre ise tufanın durulduğunu anlamak için gönderdiği güvercinlerin, ağzında zeytin yaprağı ile gelmesi, ZEYTİN ağacının Barış ve ölümsüzlük sembolü olduğunu gösteriyor...Eski Mısır'da Tanrıça İsis'in meyvesi, TANRI Ra'nın aydınlanma simgesi, Roma'da Tanrıça Minerva'nın değerli meyvesidir...Anadolu'da da ZEYTİN önemli ve kutsal sayılır, şifa kaynağı olarak birçok yerde ZEYTİN ve yağı kullanılır, gelelim güzel bölgemiz Ege'ye, her bir yanı ZEYTİN ağaçları ile dolu olan bölgemize, birçok hastalıkları önleyen, kemik gelişimine, beyin ve sinir sistemlerine can katan ZEYTİN ve yağının bol olduğu Ege'ye, ZEYTİN Ege'nin ve ülkenin can damarlarındandır her sene gittiğim Altınoluk'ta ve Kazdağlarında bunu bizzat yaşıyoruz, ZEYTİN ağaçlarının katledilmesi, imara açılması, rant sağlanması, betonlaştırılması yürekleri yaralar, kıymayın efendiler o ağaçlara, doğaya, insanlığın can damarına, cennet meyvesine...ZEYTİN ağacı Rumların kültürüdür diyerek, Tarkan gibi değerli bir sanatçıya sana ne senin zeytinliğin mi var diyerek doğayı koruyamayız, ZEYTİN şarkılarda,  şiirlerde, kutsal kitaplarda en güzel bir şekilde yer alır, koruyacağız doğayı, hep birlikte yüreklere su serpeceğiz, doğa ana ile savaş değil Barış içinde olalım, Ege'yi, Kazdağlarını, ZEYTİN ağaçlarını yani tüm ağaçları koruyalım, onlar bizim yaşam kaynağımız...TANRI SEVGİDİR...SEVELİM...Barış AKENGİN